NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ
حَنْبَلٍ
حَدَّثَنَا
وَكِيعٌ
حَدَّثَنَا
هِشَامٌ ح و
حَدَّثَنَا
مُسَدَّدٌ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ اللَّهِ
بْنُ دَاوُدَ
عَنْ هِشَامٍ
الْمَعْنَى قَالَ
هِشَامُ بْنُ
عُرْوَةَ
عَنْ أَبِيهِ عَنْ
عَاصِمِ بْنِ
عُمَرَ عَنْ
أَبِيهِ قَالَ
قَالَ النَّبِيُّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
إِذَا جَاءَ
اللَّيْلُ
مِنْ هَا هُنَا
وَذَهَبَ
النَّهَارُ
مِنْ هَا
هُنَا زَادَ
مُسَدَّدٌ
وَغَابَتْ
الشَّمْسُ
فَقَدْ أَفْطَرَ
الصَّائِمُ
Ömer b. el-Hattâb
(r.a.)'dan; demiştir ki Rasûlullah (s.a.v.);
"Gece şu (doğu)
taraftan geldiği, gündüz şu (batı) taraftan gittiği zaman -Müsedded: "ve
güneş battığı zaman" sözünü de ekledi- oruçlu orucunu açar (orucunu açma
vakti girmiştir.)" buyurdu.
İzah:
Buharî, savm; Müslîm,
sıyâm; Tirmizî, savm; Ahmed b. Hanbel, I, 28, 54.
Tirmizî, hadis için
"hasensahîh" demiştir. Hadîs-i şerîfte, Hz. Peygamber iftar vaktini
tarif ederken; "gece şu taraftan geldiği ve gündüz şu taraftan gittiği
zaman" buyurmuş, doğu ve batı sözlerini söylememiştir ancak bu yönleri
hadisi irad ederken eliyle göstermiş olması mümkündür. Ayrıca güneşin doğduğu
ve battığı taraflar belli olduğu için hiç işaret olmasa bile bu, anlaşılır.
Ebû Dâvud hadisi hem
Ahmed b. HanbeFden hem de Müsedded'den işitmiştir. Ahmed b. Hanbel'in
rivayetinden fazla olarak Müsedded'in rivayetinde, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in
iftar vaktini bildirirken, "ve güneş battığı zaman1' buyurduğu da yer
almaktadır. Buharî'nin rivayeti de Müsedded'inkine uygundur.
Gecenin gelip gündüzün
gitmesinden maksat, aydınlığın kaybolup, karanlığın çökmesidir. Bu sözlerden
sonra Hz. PeygamberMn; "ve güneş battığı zaman" sözünü eklemesi
iftarın esas vaktinin güneşin batmasına bağlı olduğuna işaret içindir. Çünkü
güneş batmadığı halde bulut ve sis gibi bir sebeple ortalığın kararması iftar
vaktinin girmesine sebep değildir.
Nevevî, Müslim şerhinde
bu hadiste zikri geçen her üç şeyden birinin diğerini mutazammın olduğunu
söyler. Güneşin batışının farkedilemeyece-ği bir vadide bulunan bir kimse
ortalığın kararmasına göre hükmedecektir.
Hz. Peygamber, hadis-i
şerifte, gündüz gidip gece gelip güneş batınca iftar vaktinin gelmiş olduğunu,
"oruçlu orucunu açar" sözleriyle ifade etmiştir.
İbn Huzeyme bu sözün
manasının, "oruçlu orucunu açsın" demek olduğunu söyler.
Buharî'nin Süleyman
eş-Şeyhânî'den yaptığı rivayette "iftar helal olmuştur" tâbirinin yer
alması, birinci izahı takviye etmektedir... Ahmed ve Taberf nin rivayet
ettikleri aynı mevzudaki hadisin sonunda; "gece olduğu zaman iftar
ediniz" buyurulması da ikinci izahı te'yid etmektedir. Ancak bu izahlar
arasında bir tezat söz konusu değildir. Çünkü iftar vaktinin girmiş olması
iftarı emretmeye zıt değildir.
Hz. Peygamber'in
ifâdesini zahiri üzere alıp, iftar vaktinin girmesi ile birlikte hiçbir şey
yemese bile oruçlunun orucunun açılmış olacağını söyleyenler de vardır ancak bu
pek isabetli görülmemiştir. İbn Huzeyme: "Eğer maksat, orucunu açmış olur
demek olsaydı, tüm oruçluların iftan nın aynı anda olması gerekirdi. O zaman da
iftarda acele etmeyi teşvi etmenin manası kalmazdı” demektedir.